" width="160" height="600" />
REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
" width="160" height="600" />
REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Samandağ Ayna Haber

HATAY’IN PSİKOLOJİSİ İYİ DEĞİL: ‘DARP VAKALARINDA ARTIŞ VAR’

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
HATAY’IN PSİKOLOJİSİ İYİ DEĞİL: ‘DARP VAKALARINDA ARTIŞ VAR’
157 views
26 Ocak 2024 - 13:07
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Hatay Eğitim ve Araştırma Sahra Hastanesi’nde görev yapan Psikiyatri Uzmanı Dr. Mihriban Yıldırım, ‘sosyal ve kültürel dokuya uygun kalıcı yaşam alanlarının oluşturulması şart!’

6 Şubat depremleri sonrası, büyük yıkıma uğrayan ilimizde enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Kent nüfusunun çoğu göç etmiş olsa da kalanlar hayatına çadırlarda veya konteynerlerde devam etmeye çalışıyor. İçme suyu, ulaşım, hijyen gibi pek çok ihtiyaç hala tam anlamıyla karşılanabilmiş değil. Tabi bu tüm nüfus için geçerli bir ifade değil. Kimi vatandaş yıkımında fiziki durumundan kaynaklı hayatına kaldığı yerden devam ederken, herşeyini kaybeden insanlarda sıfırdan başlamaya çalışıyor. Kimi vatandaşların su istimal ettiği koşullar bir yana, çoğu kişi de hala barınma – gıda – hijyen eksikliklerini tamamlamak için destek bekliyor. İnsanları neredeyse 2 ayrı sınıfa bölen süreçte birileri zirveyi yaşarken birileri de diplerde!

‘Konteyner kentler insanların ihtiyaçlarına göre düzenlenmedi’

Konteyner kentlerin insanların sosyal bir varlık olduğunu yok sayarak düzenlendiğini söyleyen Yıldırım, “Barınma sorunu konteyner kentlerle çözülmeye çalışıldı ancak bu ilk dönemler için geçici bir çözüm olmalıydı ki, hala çadırlarda yaşayan insanlar var. Ortak yaşam alanları, sosyalleşme ihtiyacı gözetilmemiş. Geçici olması gereken barınma alanları, insanların kültürel sosyal gereksinimlerini yok sayarak uzun süreli bir yaşam alanı haline geldi ne yazık ki” diye konuşuyor.

Kalabalık ailelerin 20 metrekarelik konteynerlerde yaşamak zorunda olduğunu belirten Yıldırım, “Özel alanın kalmayışının da sosyal alanların olmayışının da olumsuz etkileri var. Ne sosyalleşme ihtiyacı gözetilmiş ne de mahremiyet” diyor.

‘Ciddi bir sosyal yaşam krizi gündemde’

Her yağmurda yeni sorunların ortaya çıktığını, su baskınları olduğunu hatırlatan Yıldırım, şunları söylüyor: “Altyapı, elektrik sorunları, su kesintileri devam ediyor. Ne temel yaşamsal ihtiyaçlar ne de nitelikli yaşam olanakları sağlanmış değil. Ulaşım için toplu taşıma yeterli değil, yıkımlar nedeniyle ciddi trafik sorunu var. Trafik kazaları artmış durumda. Ayrıca kadınların yükü oldukça fazlalaştı. Hem kendilerinin hem de çocukların travmaları ile baş etmek zorundalar. Evlerinin ne olacağı, yapılaşma, ya da kentin yeniden inşası ile ilgili ciddi belirsizlik var. Kullanılmayan kamusal hizmetlerin faturaları bile borç olarak yansıyor. Borç, işsizlik, belirsizlik, yaşam alanlarının niteliksiz oluşu, her şey ciddi bir sosyal yaşam krizi olarak devam ediyor. Bu durumun ciddi psikolojik yansımaları var.”

‘Açık havada yürüyüş önermek bile lüks’

İnsanların yasını tutmakta zorlandığını dile getiren Yıldırım, “Yasın başlayabilmesinin ön koşulu güvenli bir ortamda olabilmek… Ancak koşullar, travmayı artırıcı etmen olarak karşımıza çıkıyor.

Hekimlerin çalışma ve tedavi koşullarına dikkat çeken Yıldırım, mevcut koşullardan ötürü sağlıklı bir hizmet sunamadıklarına dikkat çekiyor. Yıldırım, şöyle devam ediyor: “Şizofreni, bipolar bozukluk, depresyon gibi kronik psikiyatri hastalarımızın tedavileri aksadı, takipleri yapılamıyor. Hastalar atak geçiriyor, yakınları çaresiz. Deprem, kayıplar, kötü yaşam koşulları ciddi şekilde travmatize etkiler yarattı. Tahammülsüzlük çok belirgin, acil servise başvuran darp vakalarında artış olduğunu da görüyoruz. Depresif belirtilerle başvuran hastalarımıza normalde basit yaşam tarzı değişiklikleri öneririz ama burada açık havada yürüyüş önermek bile büyük lüks.”

‘Yaşam koşullarının sosyal ve kültürel dokuya uygun hale getirilmesi lazım’

Tüm bunların önlenebilmesi için bir an önce yaşam koşullarının düzeltilmesi gerektiğine vurgu yapan Yıldırım, “Hatay’da uzun süreli etkileri zamanla göreceğiz. Bu koşullarda depresyon, kaygı bozuklukları öngörülebilir psikiyatrik hastalıklar. Başvuran vakalarda intihar düşüncelerinde artış olduğunu gözlemliyorum. Bunlara karşı sosyal ve kültürel dokuya uygun kalıcı yaşam alanlarının oluşturulması gerekiyor” diyor.

Haber Merkezi

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.