" width="160" height="600" />
REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
" width="160" height="600" />
REKLAM ALANI

(160x600px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

Samandağ Ayna Haber

DECCAL İLE İŞBİRLİĞİNDEN VAZGEÇELİM

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
DECCAL İLE İŞBİRLİĞİNDEN VAZGEÇELİM
307 views
27 Aralık 2023 - 11:03
REKLAM ALANI

(300x250px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.

MİMAR Gizem CABAROĞULLARI‘ı yazdı

Büyük kâhin Antakyalı Libanius: “Dünyayı cehenneme dönüştürmek isteyen Deccal zuhur edecek ama Amik Ovasında yok edilecek” demişti. Afet sonrası dayanışma deneyimi Hatay’ımızın bu güce sahip olduğunu bize gösterdi.

Deccal darken bir grubu ya da bir kimseyi kastetmiyorum. Her yaratılanın deneyim sahasında olan seçimlerimizle var ettiğimiz yada yok ettiğimiz enerjiyi hatırlatıyorum.

Doğup büyüdüğüm güzide ilçem Samandağı’nda uygulanmak istenen REZERV ALAN üzerine;

İlçemde kimi komşum kimi arkadaşım kimi üstadım geçtiğimiz güne tapu müdürlüğü’nden gelen 6306 sayılı kanunun 6/A maddesi uyarınca ‘malınızın hazineye devir işlemi yapılmaktadır.’ mesajıyla uyandı. Süreç sonrası geçtiğimiz haftalarda Çevre Şehircilik bakan yardımcımız, Samandağ kaymakamımız, Hatay Çevre ve Şehircilik İl müdürümüz ve Samandağ Belediye başkanımız halk toplantısı düzenlediler. Katılımcıların kaçı konuya vakıf, kaçı mülk sahibi tartışılır.

Özel afet bölgesi ilan edilmeyen, Hatay’a; Çevre ve Şehircilik bakan yardımcımız Vedad Gürgen’in “Sosyal Devlet “ anlayışı ile rezerv alan teklifi bir şans mı yoksa vatandaşın kaygı duyduğu ve dile getirdiği bir tuzak mı?

Hükümetimiz hiç kimseye sormadan, hiç kimseye danışmadan bu alanları ilan edip ve uygulama yapabilecek iken; Bakan yardımcımız Samandağı’mıza özel ‘Gelin yerinde dönüşüm uygulaması yapalım. Biz sizin için TOKİ olarak, Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetlerine başvuru yapalım. Sayın Bakanımıza sunalım. Rezerv alan sahasını bu ilçede genişletelim. Sosyal devlet anlayışı ile afet sonrası yapmakla yükümlü hissettiğimiz kalıcı konutlarınızı yerinde, sizin izninizle, ekonomik olarak uygun koşullarda üretelim ve teslim edelim. İstemezseniz de yapmayız’ dedi. Toplantı sonunda ise rezerv alan kararını askıya aldığını bildirip Samandağ halkının bir araya gelerek aldığı kararı uygulayacağını beyan etti.

Şimdi biz afeti yaşamış, üzerinden 11 ay geçmiş türlü deneyimleri olan Samandağlılar bu teklif karşısında ne yapmalıyız?

Rezerv alanı koşulsuz kabul eden Belediye Başkanımız Sayın Refik Eryılmaz ne yaptığının ve neye EVET dediğinin farkında mı?

Sayın Belediye Başkanımız Refik ERYILMAZ, toplantıda çağdaş ve modern bir çarşı merkezi istediğini ifade ederek şu an ki rezerv alan konusuna tam destek verdiğini ve karşı görüşteki Samandağlıları anlayamadığını ifade etmiştir.

Önemli bir hatırlatma yapmak isterim ki çağdaş ve modern bir çarşı merkezi İçin, beton apartmanların dış cephelerinin modern görünüme sahip olması ne yazık ki yeterli değildir. İnsandan bağımsız, modern bir alan oluşturulamaz. Öncelikle çağdaş bir kent oluşturmanın en önemli parçasının değerlerini koruyan insanların var olması ile mümkün olabileceğini hatırlatmak isterim. Modern olmak, keşke sadece beton yapıyı yapmak ile ilgili olsaydı. Sayın Başkan! Yani bizim çağdaş bir kent merkezi için hükümetimizin desteğinden çok yerel yönetimlerin küçük sınırlayıcı dokunuşlarına yıllardır ihtiyacımız var. Mesala, göz yumulan kaçak katlar, farklı boyutlarda karmaşa yaratan tabelalar, sıvalı bitmemiş binalar, çatılardaki su depoları, klima motorları ve antenlerin (alt yapı yetersizliğinden ötürü)  varlığının değişmesi sizin hayal ettiğiniz kenti zaten var edecektir.

Ya da Sayın ERYILMAZ, acaba bu modern kent ifade şekliyle; depremden hemen sonra Smart City ile modern (akıllı ) şehirler (Akıllı kentler), anlaşması yapıldığını ifade eden Sayın Lütfü SAVAŞ ile ortak mı hareket ediyor?

Ya da ilçemizde geçen haftalarda toplantı öncesi basın açıklaması yaparak rezerv alana karşı iptalini talep eden büyüklerim gerçekten neye HAYIR dediklerinin farkındalar mı?

Rezerv alana direk karşı olan sevgili Samandağlı büyüklerim yeniden yapılaşma kararlarının sadece yerel yönetimlerce sağlıklı alınamadığına dair yeterince deneyim yaşamadık mı?

Bunca zamandır özellikle yapılaşma konusunda ‘bireysel’ çıkara dayalı anlayışı sahiplenmediler mi? ‘Bireysel’ çıkarlar bu sorunları var etmedi mi? Hala türeyen depremkondular bunun eseri değil mi? Bu topraklarda “ufacık bir park alanını bize kazandırdığı için” tek dua alan belediye başkanı Hasan Erdoğan değil miydi? Şimdiye kadar bu topraklarda hangi yerel yönetim ‘toplumsal’ yapılaşma bakış açısını sahiplendi? Hangi yerel yönetim hükümet desteğini alamadan sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilecek?

Tanıma göre, Rezerv alan; bakanlığın yeni imar planları ve yeni yollar yapma, bütün parsellerin yerini değiştirme ve parsel kullanımlarını yasa ile tahakkuk etmiş olmasıdır. Rezerv Alan ancak, mülkiyet hakkı, yaşamaya elverişli barınma hakkı ve kent hakkını koruyan değerlerlerle kabul edilebilir.

Bu durumda Bakanlığın, Samandağ Çarşı Merkezinin bir bölümü için rezerv alan ilanı kabul edilmemeli! Bu toprakların bütününün yaşamaya elverişli şekilde planlanması için halkın da paydaş olduğu bir süreç işletilmeli.   

Açıkçası ve samimiyetle afet sonrası halimizi de ön plana koyarak bu topraklar için, bu şehirde söz sahibi olmaya çalışanlar tarafından sağlıklı kararlar alınamayacağına dair bazen korkuyorum. Bu hal ile Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ‘Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim’ ifadesini hatırlayarak;

Siyaseti kişisel çıkarlar için kullanmanın ötesinde 3. Noktadan sizlerle paylaşmak isterim ki, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız “ASRIN FELAKETİ” süreci sonrası genç, kadın ve bir mimar olarak şahsım; halkımızla dayanışarak beslenme, hijyen ve acil barınma (Çadır) koşullarının sağlanmasında rol aldım. Ardından bireysel kazancımı geride bırakarak mesleğimin gerekliliğini kamusal yarar için harekete geçirdim. Yaşamaya elverişli doğa ve barınma hakkını savunan bir bilinçle ve afet sonrası ihtiyacımız olan geçici barınma gözlemi ile; ilçemizde geçici, ahşap, modüler, ekolojik ve kadın – erkek işbirliğini devreye sokan, mesleki beceri yanında istihdam yaratan üretim tesisinin kurulmasının bir parçası oldum.  Tesisimiz günün hevesine kapılıp, üretimden vazgeçmeyen bir yerden çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

Bölgenin insanı olarak edindiğim deneyimler üzerinden konuşacaksam; Türkiye 100 yılında hükümetimizin desteği ile bütün şehrimiz planlanmalıdır.

Peki nasıl?

İlçemizde ürettiğimiz geçici örnek modüler yapıyla, daha sağlıklı, kentin planlanmasına izin verecek bir yaşam alanı yapılabileceği gözler önündeyken; ovayı betona çevirmekten, deprem kondulara göz yummaktan, insanları geçici yapı diye metal kafeslerde barındırmaktan vazgeçerek.

Konteynerden, kent olamayacağını hatırlatarak; en hızlı şekilde kalıcı konutları Musa Dağı eteklerine yapmak yerine yaşamaya el verişli geçici barınma ünitelerine ağırlık vererek.

Kentin imar planının gerçek katılımcılık ilkeleri doğrultusunda en ideal şekilde Bakanlık tarafından planlayarak.

Enerji kaynaklarının en azından yarısının sürdürülebilir enerji kaynakları olması konusunda adım atarak.

Hatay bölgesinde inşaat yapı malzemelerinin satış piyasasını takip ederek.

Yapılaşma basamaklarını vatandaş için kolaylaştırarak, özellikle zemin etütlerinin belirlenmesi, ruhsat harçlarının düşürülmesi vb.

Afet sonrası oluşan moloz miktarı göz önüne alınarak yapılaşma kararlarında çeşitliliğe önem vererek(beton, taş, toprak, çelik vb.)

Yaşanılan afetin unutulmaması adına var olan molozlarla ilişkili bir anıtı kente kazandırarak.

Acil talebimiz :

Hakiki bir sosyal devlet anlayışla ilk olarak afet sonrası orta vadeli yapılaşma modelinin tercih edilip, insanımızı yeni imar plan kararlarını beklerken sabırlı ve huzurlu hatta katkı sağlayabileceği koşulları yaratarak; sağlıklı, güvenilir yapılarda yaşama şansına sahip olması.Eş zamanlı şehrin tüm planının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve halkın ortaklığı ile yapılması.

Atatürk’ün devletçilik ilkesi gereği; kalıcı beton TOKİ konutları yerine, ilk ihtiyacın bu topraklarda üretim tesis inşalarına başlanmalıdır. Bu adım afetten sonra yaşanılan deneyimler ve duygularla şu an var olan ve bizim onurumuza ve hiçbir insanın onuruna yakışmayan sadaka politikasının önüne geçmek için de  çokça önemlidir. Çünkü biz üreterek kazanırız, kazancımızla yeniden inşa edebiliriz. Zaten Bakanlığımızla imar durumunu beraber belirleyip uygulayacağız, modern kent olamama hali de ortadan kalkacaktır.

Doğduğum topraklara bağım, mesleki sorumluluğum ve çok şükür ki sadece rabbimin kulu olmaya çalışan halim ile özellikle de afet sonrası atılacak her adımın bilimin ışığında, doğa ile dost ve bu topraklardaki Samandağ halkının onurunu, psikolojisini ve ekonomisi düşünerek adım atılması gerekliliğini hatırlatmak istiyorum. Atalarımızın yaşanmışlıklarıyla dolu bu toprakların her sokağında aslında bir ailenin nasıl çoğaldığının ve kente hangi izleri bıraktığının renklerini korumalıyız. Bizimle birlikte ağacın, taşın, toprağın, kuşun, lisanın, müziğin bu renkleri var ettiğini hatırlayıp korumalıyız. Bu şahane bütünlük içerisinde her canlının doğanın nimetlerinden eşit şekilde faydalandığı, hava ile su ile toprak ile buluştuğu. Herkesin evine güneşin ve rüzgarın eşit girdiği, her evin manzarasının eşsiz doğamızın bir parçası ile bağlantılı olduğu, sokaklarımızı doğadaki hay canlarla ve ağaçlarla eşit hakla paylaştığımız, doğanın afetleri ile barış sağladığımız, komşuluk ilişkilerimizin kadim zamanlar boyunca olduğu gibi birbirini gören,duyan,hisseden şekilde geliştiği , topraklarımızdaki tarihin ve eserlerinin sahne aldığı, denizimizin ve Asi nehrimizin sesi ve suyu ile dünya ile birleştiğimiz, enerji kaynaklarımızın kaynağını doğadan alan yenilenebilir kaynaklar olduğu, topraklarımızın üreten parçasını hatırlayan insanımızla bir araya gelerek, lezzetli ürünleri bize bağışladığı, teknolojinin nimetlerinin yaşamımızı kolaylaştırdığı, afet sonrası müdahaleler ile can çekişen hale gelen Milleyha’mızın nefes alarak yeniden yolcularına ev sahipliği yaptığı, yaban hayatının eşsizliğine tanıklık etmemiz için alan açan bu şehri korumalıyız.

Gerçek korumanın birlik içinde gerçekleşebileceğini hatırlatmak isterim. Gelin ‘Hatay benim şahsi meselemdir.’ Diyen Atamızın hakiki evlatları olduğumuzu gösterelim. Uzun zamandır devam eden ’Bireysel’ çıkara dayalı anlayışlarımızı bırakalım. Bu ülkeyi yoktan var ederken ki ‘Toplumsal’ bakış açısını sahiplenelim.

Bu bakış açısı ile Nasıl olsun sorusunu biz soralım ve biz cevaplayalım. Sayın Vedad GÜRGEN Samandağı’nın ortak talebini bekliyor.

REKLAM ALANI

(728x90px)

Esnek veya Sabit Ölçü Verebilirsiniz.
Anasayfa Sağ Bloka Esnek veya Sabit ölçülerde SINIRSIZ reklam alanını şablon olarak ekleyebilirsiniz. Şuan örnek olarak sadece 2 reklam kullanıldı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.