Son Dakika
“En kötü hastalık kafayla başlayan hastalıktır.” Diye başlar şairin, yazdığı şiir.
Bu yazımda insan aklının çağdaşlığı ile övündüğümüz, günümüz yerel seçim gerçekleri üzerine değineceğim. Aslında tek yazı değil, yazı dizisi hazırladım. Bu yazılarım seçim olacak güne kadar kesintisiz sürecek!
Bu seçim döneminde seçilecek yeni kadroları veya var olanların yenilenmiş halini, muhtarları, meclis üyelerini ve Belediye başkanlarını, ne söylediklerini projelerini hedeflerini bekliyorsunuz.
Politika, bir kadro işidir. On tane adamdan bir tane adam çıkarmaktır. Sonra bir yağmurda, bir güneşte, o seçilmiş olanı lider, önder, kurmay yapıp yanlış gidişatı değiştirmesini beklersiniz kökünden.
Bunları söyledim.
Şimdi bir parantez açıp yeni bir iddia ortaya koyacağım; Samandağ da siyasetçiler köksüzdür, bu yüzden de bir kurtuluş planları olmadı.
Komada olan hastaya grip misin türünden sür git devam eden zulüm ettiler. Sömürü, adaletsizlik artarak sürdü.
Ancak doğup büyüdüğüm bu ilçe de umutlarım var. Bu ilçenin geleceği var umutluyum!
O nedenle bunları yazacak kadar sevinçliyim.
İlçemizde huzurun ve güvenliğin uzak olmadığını düşünüyorum.
Burası kuzey kutbu değil, Norveç, Finlandya, Kanada hiç değil, her mevsimin yaşandığı, bolluk bereket dolu muhteşem bir coğrafyada yaşıyoruz.
İktisadi anlamda, kalkınma projesi ortaya koyulup kollar sıvanınca harika bir gelecek yaratılacağına yürekten inanıyorum.
Ancak, halı hazırda “SAMANDAĞI BEN KURTARACAĞIM” diyen, iddia eden adayların kalkınma projelerini ve bu projelerini hayata geçirecek kadroları henüz görmedik, tanımadık.
Ve buradan, ilçemizin en uzak köylerinden, şehir içi, mahalle muhtarlar aday adaylarına bir seslenişim olacak.
“Ey Cumhuriyet muhtarları!”
‘Dağ köylerinden piyanistler, yetimhane köşelerinden akademisyenler, yoksul evlerden felsefeciler çıkabilsin diye kurulan vatanın aday adaylarısınız.
Çalıkuşu, İnce Memet diye romanlar yazılsın diye kurulan Cumhuriyetin aday adaylarısınız.
Lakin Cehaletin pohpohlandığı bu küflü ortamda göz gözü görmezken karşısındaki rakibinin argümanlarını kuşanarak zafer elde edebileceğini zanneden bir aklın kendisine ve ilçemize bir hayrının dokunmayacağı aşikâr.
Bir başka diyeceğim de bizdeki bazı solcular çok döküldü, yerlere serildiler, sermayenin döktüklerini topladılar ve hiç yakışmadı hiç…
Doğup büyüdüğüm bu şehirde tanıdığım en cesur insanlar solculardı. Yazmakta sakınca görmüyorum, bu kişilerden bazıları kimi zaman gazetemizde cesurca yazıyorlar; kızdıkları, bağırdıkları da olmasına rağmen yazıyorlar.
Ve tanıdığım bu cesur solcuları ne yazık ki çok büyük bir bölümü susup köşelerine çekilmişler.
Çok üzüntülü olduğumu söylemek istiyorum.
Saf belirlemek, tavır almak yok!
Düşünüyorum; bir manzarayı hoşlanarak seyretmek, bir müzikten zevk almak, bu yaşantı şekli görme duyular devreye girdiğinde oluyor, biliyorum.
Kaldı ki solcular estetik bakış açısıyla hayata akarlar. Görme ve işitme duyularına dayanamayan bir solcu olabilir mi?
En başta bu iki soruya olumlu yanıt verdim. Çünkü bu iki duyu türü, gerçekten de insanın düşünsel- insansal bir varlık olarak oluşmasında büyük katkıda bulunur.
Cumhuriyetin Aday adayları!
“Bir zamanlar, Prometheus’un, proletaryanın (ezilen- sömürülen) koruyucusu azizi olduğu söylenirdi.
Bir rezene sapı içine doldurup güneşten getirdiği ateşi, insanlara hediye eden Promrtheus’tu. (*)
Ateş, uygarlığın maddi temelini simgeler. Doğayla insan arasında olduğu kadar, insan ile insan arasındaki savaşın da adıdır ATEŞ.
Bizim ata dili Arapça ile wasm, develere vurulan bir markadır. Bu yalnızca develerin üzerine değil aynı zamanda sahipleri üzerine de konan bir temsiliyet simgesidir. Eşitliği ifade eder. İlk bakışta bu tanıma eşitliği ikirciklikle bakılmış olsa da işaret ve ad aynı şeydir.
Günümüzde koluna beline boynuna dövme yaptıran kişiler kendilerini özdeştirmişlerdir.
Hint- Avrupa dillerinde çok kullanılan bir simgedir. Dinler öncesi ilkel dönemde korkulan doğa da ki diğer canlılar arasında ki yaşantılar da oluşturulan töre büyü gibi güce karşı güç simgesidir.
Her köşe başında dağ gibi sorunlar, işsizler, yoksullar varken üstelik Cumhuriyet değerleri bir bir ortadan kaldırılırken aday adayı olmak kararınızı bir daha gözden geçirin, derim…
Canınız pahasına sahip çıkmayacaksanız, yüzyıl sonra bile sizden sonraki nesiller yaptığınız kalkınma planlarınızı sürdürmeyecekse, vazgeçin aday adaylığınızdan!
(Kaynak (*): Aiskhylos ve Atina- George Thomson. – Estetik, Prof Dr, İsmail Tunalı.)
Ümit Dadük Sağaltıcı
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
30 Ocak 2019 Köşe Yazıları, Yerel
23 Ocak 2019 Köşe Yazıları, Yerel
16 Ocak 2019 Köşe Yazıları, Yerel
11 Ocak 2019 Köşe Yazıları, Yerel