İYİMSERLİK…
İnsanlar mutsuz olmayı, karamsarlığı, korkuyu, çaresizliği çok güzel ekip büyütmüşler. Fikir bahçelerinde mutsuzluk, karamsarlık, korku, çaresizlik olanlar; bu ürünlerini yoğun bir şekilde pazarlıyorlar.
Prof. Dr Üstün DÖKMEN; ‘‘Ne zaman iyimser olmanın öneminden bahsetsem, en az bir kişi çıkar hocam sizin yaptığınız Polyannacılık değil mi?’’ diye ‘’karamsarlık’’ ekmeye çalışır.’’ diyor.
Nedir Polyannacılık? Polyannacılık kötü bir şey midir?
Polyanna’nın hikayesini duymuşuzdur. 1913 yılında yazılmış bir çocuk hikâyesidir. Yazarı Eleanor PORTER hikayeyi kendi yaşamından esinlenerek yazmıştır. En kötü zamanlarında bile babasının kendisine öğrettiklerini hatırlayıp, mutlu olmayı başaran küçük bir kızın hikâyesidir. Birinci Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) dünyada en çok okunan kitaptır. Dünya; savaş ile yoğrulurken, çocuklara farklı bakış açısı kazandırmış ve umut- mutluluk kaynağı olmuştur.
Polyanna iyimserliği ilke edinmiş bir karakteri sembolize etmektedir.
“ İyimser kişiler;
Problemlerin farkındadırlar. Ve şikayet etmekten çok problemin çözümleri ile vakit geçirirler.
Zorlukları görürler ama zorlukların üstesinden geleceklerine de inanırlar,
Olumsuzlukları yakalar ama olumlulukları ifa ederler,
En kötüye açıktırlar ancak; en iyiye inanır ve onun için çalışırlar,
Şikayet etmek için çok nedenleri vardır. Zamanlarını şikayet etmekle geçirmezler, yapıcıdırlar .
En zor zamanlarda bile; zorlukları aşıp bu günü ve geleceği iyimserlik ile mayalamalıyız. Çünkü; ‘’zorluklar; aşılmak için var. Aştığınız zorlukların büyüklüğü; yapımızın sağlamlığının göstergesidir.’’
İyimserlik; bizim bulduğumuz bir duygu değildir. İnsan ruhunun canlılığı, iyimserliğine bağlıdır.
İyimserlik yazarlarımızın da eserlerinde hep olagelmiştir.
‘‘İyimser bir gül’’ şiirinde Yusuf HAYALOĞLU;
Uyandım, seni düşündüm
Birdenbire duvar
Birdenbire gece yarısı… dizelerinde önce mahpusluğu anlatıyor.
Şiirin sonunu da iyimserlik ile bitiriyor.
NAZIM HİKMET’in 1930’da yazdığı şiirlerinde de iyimserlik var;
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Güneşli günler göreceğiz…
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, ışıklı maviliklere…
‘’Şafak Türküsü’’ şiirinin yazarı Nevzat ÇELİK de 18 yaşında idam cezası ile yargılandığı günlerde iyimserliği elden bırakmıyor.
Bir sabah anne bir sabah
Acını süpürmek için açtığında kapını
Adı başka, sesi başka, nice yaşıtım
Koynunda çiçekler
Çiçekler içinde bir ülke getirirler.
Başlarını koymak için yorgun dizine
Sen hazır tut dizini anne
O mükemmel güne…
İyimser olan kişi, kötü olayların farkındadır ve bu olaylara olan üzüntüsünü gizlemez, üzülür ama durumu inceleyip çözüme kavuşturmaya çalışır, engellerden kaçmak yerine onları aşmaya çalışır. Değiştiremeyecekleri durumları ise Polyanna gibi kabullenir ama olayın verdiği acının üstesinden gelebilme gücünü kendilerinde bulurlar.
Özetle; iyimser; değiştirebileceği şeyleri değiştirmek için kendinde CESARET bulur.
Değiştiremeyeceği şeyleri kabul eder ve bu durumlara SABREDER.
Neyi değiştirip neyi değiştiremeyeceğini AKIL ile idrak eder. Ve son olarak da; aşırı üzüntü veya aşırı sevinç duyguları arasında onu koruyacak kişiler, yani DOSTLAR edinir.
Durumları biliyoruz. Yüzümüzde tebessüm; kalbimiz ve aklımızda iyimserlik olmalı… Gelecek üzüntü ile değil; iyimserlik ile kurulur.