Kocaeli’nin Gebze ilçesindeki Arslan Apartmanı’nın çöküşüyle sarsıldık. Daha on yılı doldurmamış, görece yeni bir binanın, bir afete gerek kalmadan, ansızın yerle bir olması… Bu, kelimelerin kifayetsiz kaldığı, acının ve öfkenin birbirine karıştığı bir manzara. Hayatını kaybeden dört vatandaşımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlarına büyük bir sabır ve başsağlığı diliyorum. Yıkıntılar altında kalan bir ailenin dramı, tüm ülkenin olduğu gibi benim de yüreğimi dağladı.

Bu facia, deprem ülkesi olmanın ötesinde, yapı stoğumuzun ne denli büyük bir tehlike altında olduğunu bir kez daha yüzümüze çarptı. Bir bina “durduk yere” yıkılıyorsa, sorun sadece doğa değil, düpedüz ihmaldir, denetimsizliktir ve vicdansızlıktır. Kullanılan kalitesiz malzeme mi, zemin sorunları mı, yoksa kolonları kesen eller mi?
Sebebi ne olursa olsun, bu ölümlerin tek bir adı var: Önlenebilir cinayet.
Yaşadığımız şehirler, artık sadece büyük bir depremi bekleyen potansiyel tehlike olmaktan çıktı. Gündelik hayatın akışında, sıradan bir sabahın ortasında, evlerimiz üzerimize çökebilir. Bu, geleceğe dair duyduğumuz en büyük kaygılardan biri haline geldi. Ev, sığınak olmaktan çıkıp, her an patlayabilecek bir saatli bombaya dönüştü. Huzurla uyuduğumuz yataklar, üzerimizde sallanan birer tehdit. Bu korku, bir toplumun en temel güven duygusunu yerle bir ediyor.
Böylesi acı bir olay yaşandıktan sonra sadece taziye mesajları yayınlamak yetmez. Yitip giden her bir hayat, bizim için bir uyarı çığlığı olmalıdır. Başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olmak üzere tüm ilgili kurumlar, bu vicdan muhasebesini yapmak zorundadır. Yüzeysel çözümler değil, kapsayıcı ve kökten bir kentsel dönüşüm vizyonu gerekiyor. Yapı denetim süreçleri sadece kâğıt üzerinde kalmamalı, en sert şekilde herkese eşit şekilde uygulanmalıdır. Yapılan her bina, içine girecek insanların hayatının emaneti olarak görülmelidir.
Bu acının son olmasını diliyorum. Artık yasa boğulmak istemiyoruz. Artık, “Acaba benim evim de…” diye düşünmek istemiyoruz. Güvenli şehirlerde, başımızı yastığa huzurla koyabilmek istiyoruz. Bu, en temel vatandaşlık hakkımızdır ve bu hakkın sorumluluğu, yetkili makamların omuzlarındadır.
Ümit Dadük Sağaltıcı
" width="160" height="600" />
" width="160" height="600" />


ACILARIN SEÇİMİNİ TOKLAR KAZANIR
Samandağ Ekoloji Grubu Sözcüsü Mevlüd Oruç’tan Mehmet Uçum’un Yazısına Eleştiri: “DAĞ YİNE FARE DOĞURMASIN; SAYIN UÇUM”
Saadet Partili Çalışkan’dan TFF’deki Bahis İddialarına Sert Tepki: “SİSTEMSEL ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜN GÖSTERGESİ”
CUMHURİYET’İN 102. YILINA SAMANDAĞ’DAN GÖRKEMLİ GALA
HATAY’DA CUMHURİYETİN 102. YILI COŞKUYLA KUTLANDI
ESNAF ZİYARETLERİ CANLILIĞA GÜÇ KATIYOR: