Toplumsal Sınır İhlali: “Günahım Kadar Sevmem” Dediklerimizin Hakkı
İlçemizden yükselen ve maalesef sadece okulların koridorlarında kalmayıp, sosyal medya üzerinden çirkin atıflara dönüşen, hatta ilçemiz siyasetçilerinden Avukat Refik Eryılmaz’ın evinin önündeki silahlı saldırı girişimi gibi vahim olaylarla zirveye çıkan zorbalık ve şiddet silsilesi, hepimize “Memleketin hali nereye gidiyor?” sorusunu sorduruyor.

Bu olaylar, zorbalığın ne denli ciddiyet kazandığını ve 7’den 70’e herkesi abluka altına alan, eğitim ortamlarının huzurunu temelden sarsan küresel bir problem olduğunu gözler önüne seriyor.
Zorbalığın özünde, başkasının fiziksel, duygusal ya da sosyal sınırlarını hiçe saymak vardır. Bu sınır ihlali, genellikle ilk tohumlarını çocuğun ilk ve en önemli yaşam okulu olan evde atar. Bu nedenle, eğitimin evde başladığı gerçeğinden yola çıkarak, ebeveynlere seslenmek bir zorunluluktur: Lütfen çocuklarınıza zorbalığı değil, saygıyı ve empatiyi öğretin.
Eğitimin Temeli: Aile ve Sınır Bilinci
Bir çocuğun kişiliği, değer yargıları ve dünyaya bakışı, aile içinde kurulan ilişki biçimleriyle şekillenir. Çocuk, ana-babasını bir model olarak alır; onların iletişim dilini, problem çözme yöntemlerini ve başkalarına karşı tutumunu gözlemler ve benimser.
Zorbalığın Evdeki Kökleri: Zorbalığın özündeki sınır ihlali, çoğu zaman ilk olarak evde başlar. Çocuğun rızası olmadan yemek yedirilmesi, eşyalarının izinsiz kullanılması, duygularının ve düşüncelerinin sürekli göz ardı edilmesi veya “tembel,” “şımarık” gibi etiketlerle özsaygısının incitilmesi, çocuğa iki temel mesaj verir:
Sınırların önemi yoktur.
Güçlü olan haklıdır.

Bu durumlara maruz kalan çocuk, kendi sınırlarının ihlal edilmesini normalleştirir. Bu durumu ya zorba olarak başkalarına uygulamayı ya da kurban olarak pasif kalmayı öğrenir.
Öte yandan, ebeveynlerin kendi aralarındaki veya çevrelerindeki insanlarla kurdukları ilişki biçimleri de çocuğu doğrudan etkiler. Başkaları hakkında dedikodu yapmak, farklılıkları küçümsemek, ayrımcılık yapmak veya evde şiddete tanıklık etmek, çocuğun dünyayı “güçlünün haklı olduğu” bir yer olarak algılamasına neden olur.
Okullardaki zorbalık vakaları, sosyal medyada kimlikler üzerinden yapılan çirkin atıflar ve sokaktaki saldırılar, aslında aynı sınır bilinci eksikliğinin farklı görünümleridir. Bu durum, sadece bireysel bir problem değil, tüm toplumu tehdit eden bir sorundur. Özellikle, Samandağ’daki vahim saldırı girişimi gibi olaylar, nefret ve hoşgörüsüzlüğün geldiği tehlikeli boyutu göstermektedir.
Unutmamalıyız ki, bir toplumun medeniyet düzeyi, en zayıf halkasına ve hatta “günahım kadar sevmem” dediğimiz kimliklere dahi ne kadar yaşam hakkı, saygı ve güvenlik sağladığı ile ölçülür. Demokratik bir hukuk devletinde, herkesin yaşam hakkı, onuru ve güvenliği kutsaldır ve korunmalıdır. Farklı etnik köken, siyasi görüş veya yaşam tarzına sahip olmaları, kimsenin hedef gösterilmesi, tehdit edilmesi veya fiziksel saldırıya uğraması için bir gerekçe olamaz. Zorbalık ve şiddet, bir problem çözme yöntemi değil, acziyettir.
Ebeveynler Zorbalığı Nasıl Önleyebilir?
Zorbalığın önlenmesi ve toplumun iyileşmesi, ebeveyn katılımıyla başlar. Aileler, çocuklarına zorbalığı değil, empatiyi, sorumluluğu ve sınırı öğreterek bu döngüyü kırabilirler:
Empatiyi Somutlaştırın: Çocuğunuza sadece “iyi insan ol” demeyin. Bir başkasının duygusal durumunu fark etmesini sağlayın ve “Şu an ne hissediyor olabilir?”, “Bu durum onu nasıl etkilemiştir?” gibi sorularla düşündürün. Birine kötü davranmanın yarattığı duygusal etkiyi somut örneklerle açıklayın.
Sınırları ve Saygıyı Öğretin: Kendi sınırlarınıza saygı gösterdiğiniz gibi, çocuğunuzun sınırlarına da saygı gösterin. İzin istemeyi, söz kesmemeyi, farklı görüşlere tahammül etmeyi ve farklılıklara saygının temel bir insan hakkı olduğunu vurgulayın.
Koşulsuz Sevgi ve Güven Ortamı Sunun: Çocuğunuzun başarısızlıkları veya hataları karşısında onu yargılamak yerine, duygusal ihtiyaçlarını karşılayın. Çocuğun sizden korkması değil, sizi sevmesi ve size güvenmesi, hem sizinle hem de dış dünyayla sağlıklı ilişkiler kurmasının temelidir.
Şiddeti ve Etiketlemeyi Reddedin: Evde uygulanan veya medyada izlenen şiddete karşı net bir duruş sergileyin. Çocuğunuzu “tembel” veya “beceriksiz” gibi olumsuz etiketlerle tanımlamaktan kaçının. Yanlışlarını değil, olumlu davranışlarını ve başarılarını ön plana çıkarın.
Zorbalık, okulların kapısında durdurulacak bir davranış değildir; kökeni evde atılan tohumlara dayanır. Ebeveynler olarak, çocuklarımızın sadece akademik olarak başarılı olmasını değil, aynı zamanda ahlaklı, vicdanlı ve empatik bireyler olarak yetişmesini sağlamak temel sorumluluğumuzdur. Çocuklarımıza zorbalığı öğretmeyerek, sadece okulları değil, tüm toplumu daha güvenli ve yaşanabilir bir yer haline getirebiliriz.
Eğitim, evde başlar; sevgiyle, saygıyla ve sorumlulukla büyür.
Ümit Dadük Sağaltıcı