Depremden etkilenen 11 ilde, felaketin hemen ardından esnaf ve sanatkârların ticari hayatlarına devam edebilmeleri için vergi ve SGK prim borçları ertelenmişti. Bu erteleme, enkaz altında kalan dükkânların yeniden açılması, zarar gören stokların telafisi ve en temel ihtiyaçların karşılanması için bir nefes alma imkânı sunmuştu. Ancak, ertelenen borçların ödeme takviminin yaklaşması, bölge esnafı için yeni bir krizin habercisi gibi duruyor.

“Ekonomi hala iyileşemezken bu ödemeleri nasıl yapacağız?” sorusu, bölge genelinde binlerce esnafın ortak kaygısı. Halihazırda konteyner kentlerde yaşayan, işyerlerini tamir etmeye çalışan ve müşteri trafiği hala eski seviyesine ulaşamamış esnaf için bu borçlar, altından kalkılması zor bir yük haline geliyor.
İşletme Kapatmanın Çözüm Olmaması
Dile getirdiğiniz gibi, işletme kapatmak bile borç yükünden kurtulmaya yetmiyor. Şirketler veya şahıs işletmeleri kapatılsa dahi, geçmiş borçlar, kanuni olarak ödenmesi gereken yükümlülükler olarak kalmaya devam ediyor. Bu durum, esnafı bir çıkmaza sokuyor; ne işletmeyi ayakta tutabilecek gücü var ne de kapattığında borçlarından kurtulabiliyor.
Bu noktada, devletin devreye girerek, depremin yarattığı olağanüstü koşulları göz önünde bulunduran, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm sunması bekleniyor.
Beklentiler ve Olası Çözüm Yolları
Depremden etkilenen esnaf, borçlarla ilgili şu başlıklarda “pozitif ayrımcılık” talep ediyor:
Borçların Yeniden Yapılandırılması: Borçların faizsiz veya çok düşük faizli uzun vadeye yayılması.
Kısmi Borç Silme: Özellikle küçük ölçekli esnafın belirli bir borç miktarının silinmesi.
Faizsiz Krediler: Borç ödemeleri için faizsiz veya çok düşük faizli finansman desteği sağlanması.
Vergi Muafiyeti: Belirli bir süre boyunca vergi muafiyeti uygulanması.
Bu beklentiler, sadece borçların ötelenmesi değil, kalıcı bir çözümle esnafın yeniden ayağa kalkmasını sağlamayı hedefliyor.
Hükümetten Beklenen Açıklamalar
Bu konuda hükümetin, deprem bölgesinin özel koşullarını göz önünde bulunduran yeni bir paket veya düzenleme yapması gerekiyor. Bugüne kadar atılan adımlar, sürecin başlangıcında atılmış önemli adımlardı, ancak borçların ödeme tarihlerinin yaklaşmasıyla birlikte yeni bir yol haritası sunulması elzem görünüyor.
Hala konteyner kentlerde yaşarken, dükkânını açmaya çalışırken ve yaralarını sarmaya çalışırken, borç stresiyle başa çıkmaya çalışan esnafın sesi, karar alıcılar tarafından duyulmalı ve beklentilere karşılık veren adımlar atılmalıdır.
Borçların ödenmesi, ekonominin canlanması ve bölgenin yeniden inşası için hayati öneme sahip. Ancak bu süreçte, borçların esnafın sırtında bir kambur değil, yeniden başlangıç için bir araç haline gelmesi gerekiyor.
Ümit Dadük Sağaltıcı